Her sene önüne geçilemez bir artış gösteren araba kazalarının neden olduğu trajedi karşısında ne yapabiliriz? Binlerce insan ölüyor, bedensel yetilerinin bir kısmını kullanamaz hale gelenler haricinde, diğer bedensel ve maddi kayıplar çok daha fazlasını oluşturuyor. Trafik, tüm dünyanın can kaybı sorunu ve önüne geçemediği temel bir alan olmaya devam etmektedir. İnsanlar, hiç beklemedikleri bir zamanda, öngöremedikleri bir biçimde, belki de hayatlarında ilk kez karşılaştığı birilerinin neden olduğu elim kazalara kurban gitmektedir. Sonrasında, kendisine ve ailesine kalan miras, hiçbir şekilde iyileşemeyen yaralar bütünü… Yetim çocuklar, hayatlarının baharında dul kalıveren kadın ve erkekler, acısını, maruz kalandan başkasının kolay kolay duyumsayamayacağı trajedi. Sonrasında haber bültenlerinde iştah kabartan seyirlik bir eğlenme nesnesi görünümü içinde verilen, acısız, kansız yarasız görüntüler.
Sahiden böyle midir bir trafik kazası? Simültane bir bilgisayar oyunu mu mesela? Neden gittikçe artıyor bu kazalar ve neden her gördüğümüzde kanıksadığımız, hatta seyirlik bir olaya indirgediğimiz bir olaya dönüşmektedir? Bir gün en önemli anımıza hazır hissederken kendimizi, bir aracın çelik gövdesinin veya lastik tekerleklerinin altında ezilme ihtimalinin gün geçtikçe daha da arttığının düşünürsek eğer, bazı şeyleri yeniden daha duyarlı biçimde durup düşünmemiz gerekecek.
Trafik kazaları; yaya veya sürücü fark etmez, herkesin şimdi olduğundan daha fazla duyarlılık göstermesi gereken acil, ertelenemez bir durumdur. Duyarlılığımız, bir trafik kazasını önleyebilir. Önce kendimizden başlayarak duyarlı olabiliriz; sözgelimi yaya iseniz yaya, sürücü iseniz sürücü hukukunun bilinciyle hareket etmeyi, dışarı çıktığımız her zaman bir hayat prensibi haline getirirsek, kurbanı olmamız mümkün olan olası kazalardan korunabiliriz. Eşimiz ve çocuklarımız da bizimle aynı duyarlılığa sahipse eğer, ailemizi de en azından kendimiz kadar korumayı başarabiliriz demektir. Bu durum zincirleme biçimde tüm yakınlarımızın uyacağı bir hayat prensibi olarak her zaman yaşanırsa, sevdiklerimizi de kısmî güvence altına alabiliriz demektir. Yeter mi bu? Asla! Bu söylenenler, yaya olarak üzerimize düşenler. Ya sürücü konumuyla yapmamız gerekenler? Üzerinde olduğumuz araç, tıpkı elimizin altındaki herhangi bir alet gibi bize hizmet etmek üzere icat edilmiştir; rahatımız, konforumuz, nitelikli yaşamımız için, vs. nitelikli yaşam hakkı, sadece bize ait olmadığına göre, başkalarının da tıpkı bizim gibi; trafikte rahat gezme dolaşma hakkına ilişkin saygı duyulma hakkı vardır.
Öyleyse, yaya olarak kendimizi koruma bilinci kadar sürücü olarak da başkalarının kendini korumasına saygı göstermemiz mecburi bir insani görevimizdir. Bunu da tıpkı yaya konumuzla olduğu gibi, kendimizden başlayarak tüm çevremizle birlikte bir duyarlılık alanı oluşturup yaymak da; vatandaş olarak, insan olarak bu dünyanın bir bireyi olarak görevimiz addetmeliyiz. Trafik kazalarının en aza indirgenmesinde temel öğe bu durumda duyarlılık alanı oluşturmak olarak görünüyor. Bunu yaymak da bir o kadar gereklilik arz ediyor. Tüm insanlar eşit olduğuna göre kimsenin üzerindeki aksesuarı ya da aksesuarları onun üstün olması için yeterli değildir.
Trafikte bu söylediklerimizi onaylayan bir kurallar toplamı vardır; adına trafik kuralları denen. Uzun süre yapılan inceleme ve denemeler neticesinde insanlığın hizmeti için doğru ve iyi olduğu konusunda fikir birliğine varılmış ve nihayetinde yasalaştırılmış olan kurallar. Hayati önemde uymamız gereken kuralların başında bir de bunlar yer alır. Günümüzde üretilen araçların en ucuzu dahi iyi düşünülmüş bir güvenlik paketine sahiptir. Yüksek güvenlik paketine sahip olanlar ise önemli bir- yüzdeliği oluşturmaktadır. Bu güvence kazalara maruz kalmamızın veya başkalarını kazalara maruz bırakmanın garantisini veriyor mu?
Elbette hayır. İşin dönüp dolaştığı nokta insanın bizzat kendisidir. Kazaya neden olmamak da maruz kalmamak da büyük yüzdelikle insanın kendisinin elindedir. Kendi hakkını bilmek ve başkalarını hakkının da olduğu konusunda yüksek bilince sahip olmak. Yüksek güvenlikli bir araçta profesyonel bir sürücü olmak kaza riskinden ne denli uzaklaştırır bizi? Çok büyük oranda! Arabaya kurularak gaz, fren ve debriyajı eşgüdümlü kullanabilmek ve vitesi ayarlayabilmek sürücü olmak demek değildir. Olsa olsa aracı hareket ettirebilmektedir.
Profesyonel sürücü, araca biniş stili ile bile farklılığını, bilinçliliğini her adımda ortaya koyan ve bunu hem yanındakine hem de karşısındakine hissettiren eğitimli kimsedir. Araba kullanmak, ikili ilişkilerimizin tümünde olduğu gibi, kendine özgü bir dili olan ve beraberinde bir kültürü de kaçınılmaz kılan pratiğe dökülmüş becerilerin toplamıdır. Kuralları yetkin biçimde uygulayabilecek bir konuma gelmek, kaçınılmaz biçimde birebir ilgiyle elde edilebilecek bir eğitim gerektiriyor.
Profesyonel ve duyarlı bir sürücü olmak için bu işi başarılı bir şekilde yapan insanlardan profesyonel destek almak gerekiyor.
F.Müberra HALICIOĞLU
Sürüş eğitmeni